NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
56 - (1761) وحدثني
ابن أبي خلف.
حدثنا زكرياء
بن عدي. أخبرنا
ابن المبارك
عن يونس عن
الزهري، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال (لا نورث.
ما تركنا صدقة).
{56}
Bana İbni Ebî Halef dahî
rivayet etti. (Dediki): Bize Zekeriyyâ b. Adiy rivayet etti. (Dediki): Bize ibni'l-Mubarek,
Yûnus'-dan, o da Zührî'den, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da
Peygmmher (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi.
«Bize mirasçı olunmaz;
bıraktığımız sadakadır.» buyurmuşlar.
İzah:
Yukarıki iki rivayetin
birincisini (1760) Buhâri «Kitâbü'l-Vâsâya» ile «Kitâbü'l-Ferâiz»da; Ebû Dâvûd
«Harâc» bahsinde tahrîc etmişlerdir.
Ulemâ bu (1760)
hadîsteki dînâr kaydının başka mallara tenbîh için getirildiğini
söylemişlerdir. Bundan murâd miras istemeyi yasaklamak değildir. Zîra yasak,
vukuu mümkün olan şeylere mahsûstur. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
mirasçı olmak ise mümkün değildir. Şu halde hadîsten murâd: ihbardır; yâni hiç
bir şeyi taksim edemezler; çünkü bana mirasçı olunmaz demektir. Cumhûr-u ulemânın
kavli budur. Bazı Basra ulemâsının: «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
kimsenin mirasçı olamaması Allah Teâlâ onun bütün malını sadaka yaptığı
içindir» dedikleri rivayet olunursa da doğrusu cumhurun kavlidir.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in kadınlarının nafakaları miras değildir. Onlar ıddet
bekleyen kadınlar hükmündedirler. Nafakaları bundan dolayı verilmiştir. Hattâbî
diyor ki: «îbni Uyeyne'den kulağıma geldiğine göre şöyle dermiş: Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri iddet bekleyen kadınlar hükmündedir.
Çünkü onlara evlenmek ebediyyen caiz değildir. Bu sebeple onlara nafaka
verilmiş; oturdukları evleri kendilerine terk edilmiştir.»
Hadîsteki «âmil»'den murâd
bâzılarına göre mütevellidir. Bir takımları: «Halife olsun, onun me'murları
olsun, müslümanlar namına çalışan her vazifeli bunda dahildir.» demişlerdir.
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in burada görülen hadîslerde zikri geçen sadakalarını Kaadî İyâd üç
kısma ayırıyor. Bunların bir kısmı kendisine hibe edilmiştir. Uhud harbinde
müslüman olan yahudi Muhayrik'in vasıyyeti bu kabildendir ki, yedi bahçeden
müteşekkildi, Ensarın verdikleri sulanmayan arazî de böyledir. Bunlar Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mülkü idi.
ikinci kısım: Benî
Nâdir kabilesini sürgün ettiği vakit onlardan harpsiz darpsiz fey' olarak
aldığı arazîdir. Bu da onun husûsî mükidir. Benî Nâdîr'in menkul mallarına
gelince : Anlaşma mucibince bunların silâhlardan başkasını yahudiler develerine
yükleyip götürmüş; kalanı da gâzîler arasında taksim edilmişti. Fedek
arazîsinin yarısı ile Vâdil kurâ'nın üçte biri de Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in. hususî rnülkü idi. Çünkü bu yerleri bu şartlarla sulhan ele
geçirmişti. Bu yerlerin gelirini başı sıkılan müslümanlara sarfederdi.
Bunlardan başka Hayber'den sulh yolu ile alınmış Vatîh ve Selâlim nâmında iki
de kalesı vardı.
Üçüncü kısım :
Hayber'in ve diğer harble alınan yerlerin beşte birinden eline geçen mallardır.
Bu üç kısım malların hepsi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in halis mülkü
idi. Lâkin o bunları benimsemez; ailesine, müslümanlara ve ümmetin umumî
ihtiyaçlarına sarfederdi. Vefatından sonra bu sadakaların temellükü haram
kılınmıştır.